17 Şubat 2012 Cuma

Şimdi Bir Alışkanlığı Bırakıyorum

Evet artık daha iyi nefes alabiliyorum . En son net hatırladığım bir paket camel ve yarıda kalan içki şişesi . Birde birkaç adet yaktığım hayallerimin külleri duruyor . Aklımda kalanlar sadece bundan ibaret . Kalbimde kalanları ben bile hatırlamak istemiyorum . İki gün önce bir şey yaptım ..

 Sabaha karşıydı 1 aya yakın günlük olarak uyuduğu saat toplana 2 . Uyumak istiyordu fakat uyuyamadı . Gelmesini istediği uyku onu hep bekletti . Belkide büyük bir hazırlıkla geliyordu ama ayakta duramıyordu artık . Sahte bir gülücük artık yetmiyordu mutsuzluğunu örtmesine . Bu sefer plaklara aldırış etmiyordu . Bu sefer hoparlörden kısık ses ile çalan Julia Stone vardı .Onu en çok rahatlatan kadınlardan biriydi . Müziği ile sevişebilirdi . Gözleri gece yarısına doğru daha çok açılıyordu . Eskisi gibi hatırlayamamanın boşluğunu ve enteresanlığını yaşıyordu . Kendisinde kalan hiçbir şeydi. Yaşadığı tek bir rahatlık vardı . Artık bir tane bile dostunun olmadığı ve kaybedecek tek şeyin kendisi olduğu gerçeğiydi . "Evet Simone bu yüzden sen varsın " dedi . Kafasını her kaldırışında , yüzündeki üzgün adam yerini kaybedecek hiçbir şeyi olmayan duygusuz bir adam alıyordu . İstediği belkide buydu . İlacı buydu . Ya da öyle zannediyordu . Odadan çıkarken portmantoya astığı yalnızlığını camdan dışarı fırlattı . Artık ona bile ihtiyacı yoktu . Olmadı . Olamazdı .

 İki gün önce duygularıma tecavüz ettim . Bunu hakkettiler . Duygular insanı zavallı yapıyor . sevgi mutluluk özlem . İçimde bir tek uzaklarda çalan bir müziğin özlemini bıraktım . Irzına geçmedim . Sakince bekledim . Kaybedecek bir şey kalmadı . İçimdeki adamdan başka . . Şimdi terkedip gidenler hangi cehennemde bilmem . Umrumda da değil . Tüm insanlar gibi .

11 Şubat 2012 Cumartesi

Öğle arası ..

 Şimdi herkes gözlerime bakıyor . Projenin bitmiş halinin son raporunu bekliyorlar .Aslında o çoktan bitti , her zamanki gibi dünden kalmayım gözlerim yorgun bakıyor ve sakallarım batıyor .Önümdeki beşinci fincan kahvenin yarısındayım . Kafamın içinde sütten kesilmiş carcar ağlayan milyonlarca bebek var . Bu hiç sempatik değil . Burda Simone yok . Ben varım . Kahve bardağım var , maam var , yerlerde sayamadığım buruşturulmuş kağıtlar var .
  Kısık sesli bir ses ile hoparlörden Bob Dylan'dan "Knockin' on Heavens Door" şarkısının eşliğinde aılmaya çalıştığım saatlerin birinde ben yine kalemim ile sevişiyorum . Botlarım kirli . Gömleğimin altındaki tişört sanki derim olmuştu üzerimde . Gömleğim terlemiş . Ayılmak bu kadar zor mu ? Ayık kafa ile yazmazdım hiç ama şu an yazıyorum . Belkide hala sarhoşum . Senelerdir rüyalarımı hatırlamıyorum . Ama özgürüm .Sıçana kadar içtikten sonra "dur bu kadar fazla yeter içtin " diyen bir parazit yok .Yan ve karşı masada harıl harıl çalışan insanlar var ."Durun ben daha ayılmadım bekleyin !" Yendim , kazandım ve şimdi masamın başındayım . Bir şey var ?  Mutlu olamıyorum bir şey var ? içimde eksik kalan bir şey var .Bir şeyler eksik bir " bi bokluk var bu işte". Bulamadım. Eski bir gramfon gibi hissediyorum , sesim hala kısılıyor . Bir ayın acısı çıktı mı? İçki olarak belki evet ama yine de eksik olan bir şey ..
 Gözlerim daha da uyuşmaya başladı . Yazacak halim kalmadı . Bu kadar çabuk yorulmazdım ben , bu kadar çok geçmezdim kendimden . Ama daha iyi duyuyorum artık . Geliyor kulaklarıma eski bir plaktan çalan bir şeyleri hatırlatan ; Zeki Müren söylüyor , "şimdi uzaklardasın"

29 Ocak 2012 Pazar

Gitti ve Geldi

 Bir şişenin sonuna daha gelmişim . Garip . Şu aralar birilerini arıyorum . Hiç konuşmayan bir kurban . Tüm hayatımı anlatacağım bir insan . Saatlerce , günlerce , haftalarca, aylarca dinleyecek birisi .. Sadece bir kişi . Ona sevginin güvenin sıcaklığın dünyanın en gereksiz anlamsız kavramları olduğunu anlatmak için

 Gözleri kızardı . Çukurların yerini yine gösterişsiz morluklar almıştı . Şişenin dibinde kalan son damlayı sezmeye çalışıyordu . Sanırım adı hala ezberindeydi . Başı patlayacak bir volkan düzeyinde . Yatağının aşağısına yere oturmuş sol yanında olan içi izmarit dolu kül tablasına bir sigara daha armağan ediyordu . Kafasını kaldırdı ve anlam veremediği fakat belkide en çok bakıştığı tavanına baktı . Ve sonra dedi ki ; "Bir tek sevdim . Yaptığım bu kadardı ." Gözyaşları artık kurumuştu bitmişti kalmamıştı yoktu . İnanmıyordu artık . İçindeki en küçük duygu kırıntısını da bir şişe içine bırakmıştı . Özgürlüğünü düşünüyordu . Ayağa kalktı yürüdü . Yarın hayatının son dönemecine girecekti . Umutsuz yıpranmış ve kimsesiz  . "Yalnız" . Dışarıya ayak bastığında sabah geceyi çoktan katletmeye başlamıştı . En taze oksijeni belki de son kez içine çekiyordu . Başarmak artık çok uzaktı . Belkide istese yapardı ama istemesi için bir sebeb yoktu . Benliğini arıyordu adam kendini arıyordu . Gitmesi ne kadar kötü olabilirdi ? Belkide bir kanser ? Hayır!

 Sustum . Bir daha susmamak için . Gittim. Şimdide geldim . Umutsuz gittim çaresiz yorgun isteksiz . Nefes alır gibi döndüm . Saçları olmayan küçük bir kızın size uzattığı küçük bir el bazen her şeyden değerli olur . Birlikte yaşarsınız . Dönerken hasta ağızı ile size kocaman bir HOŞÇAKAL sunar . Arkanızı dönersiniz ve şunu düşünürsünüz nerede kalmıştık yalnızlığın ? Artık önemi yok . Ben Geldim .


13 Ocak 2012 Cuma

Yalnız İnsanlar Senfonisi

 Sessiz olun . Duyamıyorsunuz değil mi ? Bende duyamıyorum bizi . Sadece hıçkırık sesleri ve gırtlaktan kimsenin farkedemeyeceği şekilde çıkan kısık bir çığlık . Suratlarımızı ekşittik . Yanaklarımızdan akan damlaların adı sadece gözyaşı olamaz . Hayaller,umutlar,yaşanacak en özel anlar ,saçma hayaller..

  Kalabalığı bugünde sevmedim . Herkes benden gidiyor bugünlerde . Uzaklaşıyorlar belkide memnun kaldığım tek şey budur . Her yer sanki tek kişilikti , sen olmayınca bomboş kaldı her yer . Sokaklar sapsarı . Sarı ölüme yakışır . Ölümde sarıya . Sanki yalnız geziyorum , beni takip eden tek şeyin dişleri sararmış Azrailden başkası değil . Soğuk içime işliyordu bunu hissediyordum fakat üşümüyordum . Sıcak basıyordu fakat terlemiyordum . Eskiden her yer sen kokardı imdi her yer yalnızlık kokuyor . Yalnızlık demişken ; sahi ne yapıyor o katil ? Her gün mutluluğu infaz etmekten başka işi ne onun ? Gülümsemelerin boynuna yağlı ipi geçirirken zevk alıyordur . Gece kadar karanlık ve sessiz ağlıyorum . Sessizliğimi bozduğum zamanlar kısırlaşmış takıntılarıma sövüyorum . Sonra yine yalnızlık . Yalnızlıkla sevdiğim insanlar giderken hep yalnızlığı bırakıyorlar . Bir kere de yanına al da öyle git be kadın ! Domuz gibi içiyorsun , çok masum ağladığını sanıyorsun bir yerlerini kesiyorsun acı çektiğini sanıyorsun . Sana bakan insanlar bunların hiç birini düşünmüyor ihtiyar . Sadece  zavallı bir "ahmak"tan başka hiçbir şey değilsin . Gündüz geceyi yok ederken gözbebeklerine masum bir güneş ışığı çarpıyor , yanaklarında kuruyan gözyaşı yanmaya başlıyor . Göz kapaklarında uykuyu hissediyorsun . Şarkıyı bitirmen gerek .

 Ama biz yinede kimsenin duymadığı şarkıları söylüyoruz . Aslında kalabalığa sırtını dönen orkestra gibiyiz , sadece kendimize çalıyoruz sadece bilincimiz ağlıyor . Yapamadık Simone . Geceyi gündüz ederken sesimiz kesilirken yine yalnızdık . Canın cehenneme deyip sarhoş edsı ile uyuyamadık . Orkestrada kimse biribirini duymuyor artık . Uyan artık . Beş para etmiyor yalnızlığın .